Nükleer Silahlar: İnsanlığın Elindeki Cehennem

Dünya ilk defa nükleer silahlarla tanıştığı 1945 senesinden beri, her gün yeni bir nükleer savaş olasılığına uyanıyor. Peki dünyada kaç tane nükleer başlık var ve özellikleri neler?

Nükleer silahların tarihi

Nükleer silahları anlamak istiyorsak önce nasıl ve ne zaman ortaya çıktıklarına bakmalıyız. İkinci Dünya Savaşı’nın doruk noktasına ulaştığı 1942 yılında ABD tarafından başlatılan Manhattan projesi ile birlikte atomun gücünden yararlanan bir bombanın yapımına başlandı. Binlerce bilim adamı ve teknisyenin çalıştığı proje, nükleer fiziğin fisyon ilkesi çerçevesinde bir atom bombası yapımını amaçlıyordu. Nitekim 1945 yılının temmuz ayında yapılan ilk bombanın ABD’nin New Mexico çölünde patlatıldığı andan sonra dünya artık eski dünya değildi.

İlk kez 6 Ağustos 1945 sabahı Japonya’nın Hiroşima kentine kullanılan nükleer silahlar, ardından 9 Ağustos sabahı da Nagazaki’ye atıldı. Bu iki olay dışında şu güne kadar Nükleer silahlar doğrudan bir savaşta kullanılmamış, test ve deneme amacıyla patlatılmıştır.

Bir süre sonra, 1952 yılında fisyon temelli nükleer silahlardan on binlerce kat daha yıkıcı olan ve füzyon ilkesine dayanan bir bombanın üretimine başlandı. Termonükleer olarak da adlandırılan bu bombalar esasen güneşte yaşanan reaksiyonların aynısını küçük ölçekte yeryüzünde gerçekleştirerek atıldığı alanı tamamen yok ediyordu.

Tabi ki nükleer silahlara sahip olma unvanı sadece ABD tekelinde kalmadı. 1949 yılında Sovyetler birliğinin de ilk atom bombasını yaparak patlatması neticesinde, Nükleer silahlanma yarışı kızışmaya başladı. Bir yandan daha fazla ülke nükleer silah teknolojisine kavuşurken, bir yandan da eldeki nükleer silahları attırmaya ve onları düşman üzerine nasıl daha efektif atabileceklerini bulmaya odaklanmışlardı.

Dünyada şu anda ne kadar nükleer başlık var?

Bugün dünya üzerinde ABD ve Rusya haricinde İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail’in ellerinde nükleer silahlar bulunuyor. Bunun yanında aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı NATO üyesi ülkeler ittifakın bazı üyelerinin nükleer silahlarına ev sahipliği yapıyor.

Dünyada toplamda 12,512 nükleer başlık olduğu düşünülüyor. Ülkeler ellerindeki nükleer silahlarla ilgili kamuoyuna kesin bilgiler paylaşmadığından dolayı tam sayı net olarak bilinemiyor. Üstelik soğuk savaşın sonlarına doğru imzalanan nükleer silahların kısıtlanması anlaşmalarından ülkelerin artık çekilmiş olmaları, yeni nükleer silahlar da geliştirdiklerini veya geliştirebileceklerini gösteriyor.

Bugün 5,889 başlık ile Rusya en fazla nükleer silaha sahip olan ülke. Bu başlıklardan 1500’den fazlası hali hazırda balistik füzeler, bombardıman uçakları ve diğer araçlar ile her an fırlatılabilecek şekilde hazırda beklemektedir. Aynı şekilde 5,244 nükleer başlığa sahip Amerika’nın da her an kullanılmaya hazır 1600’den fazla başlık vardır. Nükleer silah stoklarında bu iki ülke kalan ülkelere ciddi anlamda fark atmıştır. Öyle ki bu ikiliye en yakın sayıda başlığa sahip Çin’in sadece 410 başlığı bulunmakta.

Peki nükleer silahlar ne şekillerde kullanılabilir?  

Nükleer silahların ilk kullanımı bombardıman uçaklarından atılma şeklinde yapılıyordu. Nitekim Japonya’ya atılan bombalar da B-29 Bombardıman uçakları ile atılmıştı. Daha sonrasında gelişen balistik füze teknolojisi ile beraber bombalar artık çok daha uzaklara ve çok daha fazla sayıda atılabilir hale geldi.

Bugün esasen Nükleer silahlar balistik füzeler yoluyla kullanılmakta. Örneğin Rusya’nın yeni hizmete aldığı SR-28 Sarmat füzeleri 10 adet nükleer başlığı yaklaşık 18,000 Km uzaklığa götürebiliyor. Yine ABD’nin balistik füzelerinin çoğunluğunu oluşturan LGM-30 Minuteman III füzesinin menzili de 14,000 kilometre dolaylarında. ABD eskiyen bu füzenin yerine geçecek yeni bir balistik füze içinse çalışmalarını sürdürüyor.

Balistik füzeler dışında seyir füzeleri ve torpidolar aracılığı ile de nükleer silahlar kullanılıyor. Bu tür kullanımlar daha çok taktiksel kullanım olarak geçiyor, silahlar genelde bir nükleer başlık taşıyabiliyor. Bu tür kullanım daha çok askeri ve sanayi tesisler ve hedeflere yönelik planlanıyor.

Nükleer savaş ihtimali

Günümüzde nükleer savaş ihtimali soğuk savaş dönemindeki gibi her geçen gün daha çok yükseliyor. Devletler arası artan gerginlik ve savaş ihtimali, nükleer bir kıyamet yaşanması korkusunu da beraberinde getiriyor. Günümüzde artık nükleer silahların ana fırlatma aracı olan balistik füzeleri engellemeye yönelik hava savunma sistemleri hızla daha keskin hale getiriliyor.

Ancak şu unutulmamalıdır ki, tek seferde binlercesi fırlatılacak başlıklardan yüzde 99’u engellense bile, kalan yüzde 1’lik kısım yine de birçok şehri haritadan silmeye yeter de artar. Bu yüzden nükleer savaşı hiç başlamadan bitirmek, başlayıp durdurmaya çalışmaktan daha iyi bir senaryo olacaktır. Bu ihtimalin varlığı her ne kadar hava savunma sistemleri gelişse de devletlerin böyle bir savaştan uzak durmasının da en temel sebebi.

Geleceğin nükleer silahları

Geleceğin nükleer silahları tek seferde bir ülkeyi haritadan silebilme üzerine geliştirilmektedir. Üstelik bunu ülkelerin radar ağlarına bile görünmeden yapabilmeleri amaçlanmaktadır. HGV araçları balistik füzelerden ayrılarak çok keskin manevralar yaparak 20 Mach’dan daha hızlı bir şekilde hedeflerine dalabilmektedir. Bu denli hızlı hareket eden ve manevra kabiliyeti de bu denli yüksek bir silahı durdurabilmek çok ciddi bir teknolojik yatırım ve tecrübe gerektiriyor. ABD, Rusya ve Çin başta olmak üzere çoğu devlet bu kabiliyeti kazanabilmek için milyarlarca dolar harcıyor.

Tüm bunlara rağmen günümüzde hala yeni nükleer başlıklar ve fırlatma araçları üretilmeye devam ediyor. Bunun yanında dünya genelinde artan gerginlikler ve savaş ihtimalleri de insanları nükleer silahların kullanılması ihtimali ile baş başa bırakıyor.

Bakmadan Geçme