Dünden Bugüne PKK'nın Kullandığı Silahlar ve Menşeileri (1978-2003)

PKK terör örgütü, geçmişten bugüne Türkiye düşmanları için hep bir maşa olarak hizmet gördü ve görüyor. Bu kukla ustaları da maşalarına verdikleri silah ve ekipmanlar ile ülkemiz içerisinde yaşanan eylemlerde akan kana ortak oluyor. Bu yazı dizimizde PKK'nın kuruluşundan başlayarak tarihine, destekleyen ülkelere, kullandığı silahlara ve menşeilerine daha yakından bakacağız. Yıllardır kana doymayan bu terör örgütünü daha derinlemesine ele alacağız.

PKK kurulduğundan beri çeşitli yollarla çok farklı çeşit silahlar elde etmeyi başardı. Kimi zaman karaborsa yoluyla, kimi zaman da doğrudan ülkelerin desteği ile elde ettiği silahlarla çeşitli terör eylemleri gerçekleştirdi. Biz de örgütün kuruluşundan beri elde ettiği silahlara ve bu silahların özelliklerine bakarken bir yandan da hangi ülkeler tarafından sağlandıklarına veya sağlanmış olabildiğine bakacağız.

PKK terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik ilk eylemini 1984 yılında Siirt’in Eruh ilçesindeki jandarma karakoluna düzenledi. Saldırıda 2 askerimiz şehit düştü, 6’sı asker 3’ü sivil olmak üzere 9 kişi de yaralandı. Bu eylem maalesef bir son değil, örgüt için başlangıçtı. 

Örgütün ilk destekçileri

Örgüt ilk defa 1974 yılında örgütlenmeye başladı. Bu dönemde gerilla hareketinden çok siyasi bir örgüttü. Marksist-Leninist bir yapılanma olarak içinde Türk ve Kürt üniversite öğrencilerini barındırıyordu. Ancak 1978 yılından itibaren PKK olarak bildiğimiz yapı şekillenmeye başlamış, Marksist-Leninist perde altına gizlenen bir Kürt faşisti gerilla hareketine evrilmeye başladı.

1980 öncesi dönemde Türkiye ve dünyada birçok sol örgüt Sovyetler Birliği tarafından el altından veya açıkça desteklenmekteydi. Dönemin Sovyet gizli servisi KGB, Türkiye içerisinde aralarında PKK’nın kurucu kadrolarını da oluşturacak kişilerin üye olduğu onlarca Komünist örgüte el altından destek sağladı. Ancak özellikle 80’ler sonrası Sovyetler Birliği iç meseleleri yüzünden ve Türkiye’de yaşanan 80 darbesi sonrası ortamın çok sıcak olmasından kaynaklı desteğini büyük oranda kesmiştir. Bu sebeple özellikle 80 sonrası solcu örgütten faşist bir terör örgütüne dönüşen PKK’ya Sovyetlerin bilinen büyük bir desteği olmamıştır.


PKK’ya en büyük desteği ilk dönemlerinde o zamanın Suriye hükümeti sağlamıştır. Özellikle 80 darbesinden sonra çoğu PKK üyesi yakalanmış ve Diyarbakır cezaevi başta olmak üzere cezaevlerine kapatılıp ya idam edilmiş ya da doğal sebeplerden orada ölmüştür. Az sayıda PKK militanı Öcalan önderliğinde Suriye’ye geçerek yeniden örgütlenmiştir. İroniktir ki şu an PKK’nın Suriye kolu YPG belasıyla toprakları işgal edilmiş olan da onlardır. 

1980-1982 yılları arasında Suriye’nin kontrolündeki Lübnan’ın Bekaa vadisinde Filistinli direniş gruplarınca eğitilen PKK militanları, Suriye’nin de silah ve para desteğine sahipti. 1983 yılında Kuzey Irak dolaylarına kamp kurmak için Barzanilerle anlaşan PKK, 1984 yılına kadar güneydoğu bölgesinde keşif ve gözlemler yaptı. Olası saldırılar için hedeflerini seçen ve yerli halkla iş birliği yapan örgüt, bu tarihten sonra asıl kanlı eylemlerine başlayacaktı.

1984-2003 yılları arasında örgütün destekçileri ve kullandığı silahlar

Örgüt 1984 yılından itibaren dönemin Suriye hükümeti tarafından yoğun destek alarak Ülkemizin Güneydoğu bölgesinde gerilla harbine başladı. Bu dönemde birçok kahraman vatan evladımızın can vermesine sebep olan örgüt, 2003 yılına kadar genellikle Sovyet menşeili veya onun klonları olan silahlar kullanıyordu. 2003 yılına kadar aktif olarak Batı desteğini arkasına alamamış örgüt, çoğunlukla Suriye ve Kuzey Irak bölgesel yönetimi hükümetlerince destekleniyordu. Ayrıca Filistinli direniş örgütleri ve Lübnan’da örgüte aktif olarak destekleyenler arasındaydı.

Örgüt 1991 öncesi dönemde çoğunlukla Sovyetlerin kontrolsüzce dünyaya saldığı Sovyet ekipmanlarını kullanıyordu. Genellikle Suriye hükümetinin sağladığı bu silahlar ya karaborsa pazarından satın alınıyor (Afganistan, Pakistan, Irak, İran) ya da Suriye hükümeti tarafından Sovyetlerden satın alınarak doğrudan örgüte veriliyordu. Örgütün kullandığı belli başlı silahlar ise şunlardı;

AK-47 ve AKM 

İlk üretildiği tarihten günümüze kadar bütün savaş ve çatışmalara katılmış bir tüfek olan AK-47 ve onun gelişmiş versiyonu AKM, örgütün kuruluşundan bugüne kadar en çok kullandığı tüfek konumundadır. Ak-47, 1949 yılında Kızıl Ordu’nun envanterine girdiğinden beri klonlarıyla beraber 150 milyondan fazla üretilmiştir. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrasında sömürge ülkelerinde bağımsızlık seslerinin yükselmesi sonrası, Sovyetler tarafından birçok sol örgüte fütursuzca tedarik edilmiştir. Bu silahlar sayesinde aralarında Endonezya, Kongo, Angola ve tabi ki Vietnam’ın da bulunduğu onlarca ülke bağımsızlığına kavuşabilmiştir. Ancak daha sonrasında bu silahlar karaborsaya düşmüş. PKK ve İRA gibi terör örgütleri tarafından da kullanılmaya başlanmıştır.

Basit, ucuz ve güvenilir olan AK-47, zorlu şartlarda rahatça çalışması ve çok kısa bir eğitim ile hayatında eline silah almamış biri tarafından bile rahatlıkla kullanılabilir olmasıyla gençleri kandırarak kendi saflarına katan bu terör yuvalarının arasında popülerlik kazanmıştır. Etkili menzili 300 metre olan silah yakın mesafede ise oldukça öldürücüdür. Türk ordusu da özellikle soğuk savaşın ardından Doğu Almanya üzerinden bu silahları edinerek kullanmıştır. Halen ordumuz tarafından kullanılmakta olan silah yavaş yavaş rezerve ayrılarak yerini MPT serisi tüfeklere bırakmaktadır.

PKM, RPK ve RPD

Yukardaki üç silah da aslında Sovyetler Birliğinin ürettiği makinalı tüfeklerdir. Terör örgütü PKK özellikle karakol baskınlarında bu makinalı tüfekleri sıkça kullanmıştır. Üç makinalı tüfekten birisi olan RPK, esasen AK serisi tüfeklerin Hafif Makinalı versiyonudur. Bu tüfeklerin etkili menziller farklılık gösterse de genellikle 200 metre ila 700 metre arasında etkili olarak kullanılabilirler Sovyet ordusu başta olmak üzere bu makinalı tüfekler esasen manga destek silahı olarak kullanılmaktadır. Bunlardan RPD 1944 yılında, RPK 1959 yılında ve PKM ise 1965 yılında hizmete girmiştir. PKM ve RPK Türk ordusu tarafından Güneydoğuda kullanılmış ve de kullanılmaktadır. 

RPG-7 

RPG-7’nin tarihi, ikinci dünya savaşına kadar uzanmaktadır. Elden atılabilen roketatarların kullanımın yaygınlaştığı ikinci dünya savaşında Alman yapımı PanzerFaust ucuzluğu ve etkinliği ile özellikle savaşın sonlarında müttefiklere ciddi zaiyatlar verdirmişti. Savaştan sonra bu tasarımdan etkilenen Sovyetler önce RPG-2, ardından ise daha gelişmiş hali olan RPG-7’yi üretti. 

RPG-7, tank veya APC gibi zırhlı araçlara yönelik üretilmiş bir geri tepmesiz roketatar sistemidir. Tek kişi tarafından kullanılabilen silah, farklı başlıklar takılarak piyade ve koruganlara karşı da kullanılabilir. Etkili menzili takılan başlık tipine göre değişmektedir ve füze eğer herhangi bir hedefe çarpmazsa 900 metre sonra kendini imha eder. Kullanım kolaylığı, cephanesinin bol olması ve tek kişi tarafından idame edilebilmesi sebebiyle orduların yanı sıra terör örgütlerinin de tercih ettiği bir silah sistemi olmuştur. Türk ordusu da RPG-7 kullanan ordular arasındadır.

SVD Dragunov

Dragunov, ya da ülkemizde bilinen ismiyle Kanas, yine Sovyet menşeili bir nişancı tüfeğidir. Yine AK-47 temelli bir tüfek olan Dragunov, esasında manga nişancı silahı olması için üretilmiştir. Silahı kullanacak erlerin üst düzey bir askeri eğitime tabi tutulmayacak olması sebebiyle kullanımı oldukça basittir. Yukarda da yazdığımız gibi bu bir keskin nişancı tüfeği değil, daha çok DMR olarak da adlandırılan nişancı tüfeği sınıfındandır. Etkili menzili yaklaşık 1000 metredir. Optik dürbününün de kullanımı gayet basittir. Her ne kadar 1km gibi bir menzili olsa da bu tüfekle uzak mesafeden çok keskin atışlar yapmak oldukça zordur. Bu yüzden genellikle 300-700 metre arası kullanılır. 

Kolay kullanımı, zorlu şartlarda çalışabilmesi ve de ucuz olması sebebiyle PKK gibi terör örgütlerinde kullanılmış ve kullanılmaktadır. Ayrıca bu silah da yine Türk ordusu tarafından Güneydoğu’da kullanılmış ve halen az sayıda da olsa kullanılmaktadır.

DSHK 

DSHK ya da ülkemizde bilinen adıyla doçka, Sovyet yapımı bir ağır makinalı tüfektir. İkinci dünya savaşından önce geliştirilmeye ve kullanılmaya başlanan silah, o dönemden beri neredeyse bütün savaşlarda aktif rol oynamıştır. Etkili menzili 2000 metre olan silah, üretim ve kullanım kolaylığının yanında güvenilir bir silah olmasıyla da birçok ordunun tercihi konumunda olmuştur. Hem piyade veya kamyon gibi kara hedeflerine karşı hem de helikopter gibi hava hedeflerine karşı hafif uçaksavar olarak kullanılabilen silah, bu özellikleri nedeniyle PKK gibi terör örgütlerince çokça kullanılmış ve kullanılmaktadır. Türk ordusu da üs bölgelerinde bu silahları az sayıda da olsa kullanmıştır. 

Mosin Nagant ve Kar 98

Listemizdeki son silahlar ise beraber ele alacağımız Kar 98 ve Mosin Nagant’tır. Her iki silah da benzer bir mekanizmaya sahiptir ve 1900’lerin başından beri aktif olarak kullanılmaktadır. Kar 98 esasında Gewehr 98’in karabina versiyonu olması sebebiyle ikisi aslında aynı tüfektir. Her iki tüfek te 1800’lerin sonlarında hizmete alınmışlardır. İki tüfek de birinci ve ikinci dünya savaşlarında üretildikleri ülkelerin standart piyade tüfeği olmuşlardır. Etkili menzilleri optik nişangahlar ile 800 metreye kadar çıkabilen tüfekler oldukça isabetli atışlar yapabilmeleri ile ünlüdürler. Buna ek olarak kullanımları basit ve güvenilir silahlardır. Ancak sürgü ile mermi doldurulduğundan dolayı yakın mesafede çok etkili bir silah değildir. Dönemi için bu bir sıkıntı olmasa da günümüzde ciddi bir sıkıntıdır. Bu yüzden genel olarak orta mesafede kullanılır.

Sovyetler Birliği 2. Dünya Savaşı’nı kazandıktan sonra Almanlardan çok sayıda Kar 98’İ savaş ganimeti olarak ele geçirmiştir. Kendi kullandıkları Mosin Nagant’ları ise önce SKS daha sonra da AK-47 ile değiştirmişlerdir. Boşta kalan bu milyonlarca tüfek Sovyetlerin dirsek temasında olduğu direniş örgütlerine gelişigüzel dağıtılmıştır. Vietnam savaşında oldukça fazla kullanılan bu silahlar zamanla karaborsa yoluyla terör örgütlerinin de eline geçmiştir. PKK özellikle ilk zamanlarda bu silahları kullanmıştır. Halen çok az sayıda kullanmaya da devam etmektedir. Bu iki silahı da Türk ordusu 1050’li yıllara kadar kullanmıştır. Özellikle Kurtuluş savaşımızda Sovyetlerden temin edilen Mosin Nagant’lar hayati rol oynamışlardır. 


Yazımızın ikinci bölümünde Irağın işgali ile başlayan süreçte PKK terör örgütünün değişimine ve ona artan desteklerle gelen silahlara değineceğiz. 
 

Bakmadan Geçme