TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay: 'Devletin verdiği sözden 'caydım' deme şansı yok'

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 600 bine yakın işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme kapsamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın, 18 Temmuz günü ıslak imzasıyla taraflara sunduğu teklifi paylaşarak açıklamada bulundu.

Karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarındaki 600 bine yakın işçiyi kapsayan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde süreç devam ediyor.

TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ'in ortak zam talebini 27 Şubat'ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına sunmasının ardından başlayan görüşmelerin ardından Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS), kamu işçilerine ilk altı ay için yüzde 24, ikinci altı ay için yüzde 11, üçüncü altı ay için yüzde 10 ve dördüncü altı ay için yüzde 6 zam verilmesine ilişkin teklifini dün işçi konfederasyonlarına iletti.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TÜHİS'in dün ilettiği teklife ilişkin konfederasyon binası önünde açıklaması yaptı. Atalay'ın açıklamasına sendika üyeleri de katıldı.

Çerçeve protokolun görüşmelerinde yedinci aya girdiklerini hatırlatan Atalay, 'Dedik ki, geçen Temmuz'un 9'undan beri zordayız, ekonomik yönden geçinemiyoruz, vergiyle, ücretle ilgili sıkıntımız var. Türkiye'nin her bölgesinde, ne yapılması gerekiyorsa işçinin, sendikaların, noksansız sizlerle beraber bugüne kadar yaptık' diye konuştu.

Atalay, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri görüşmeleri sürerken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın, 18 Temmuz günü, ıslak imzasıyla taraflara teklif sunduğunu ancak ilerleyen süreçte, kabullenmeyerek geri adım attığını belirterek, 'O gün bu evrağı verdikleri zaman, ben arkadaşlarıma dedim ki, 'Bu evrağı alın, üyenize sorun. Buraya bilgi getirin. Sonra istediğiniz kararı alın, uygulayın'. Gene aynı noktadayım. Getirdiklerini, tam 23 gündür başkanlar kurulu, bu komisyon tam 35 gündür Ankara'yı hiçbiri terk etmeyerek görüştü' dedi.

'Bu kabul edilir bir iş değil. Siz bize hakaret mi ediyorsunuz?'

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın, şu an Afrika'da G 20 zirvesinde olduğunu söyleyen Atalay, 'Zannediyorum ki HAK-İŞ Başkanı da orada. Ben de G20'nin dönem başkanıyım. Ben buradayım, evin başındayım' diye konuştu.
Ülkeyi yönetenlerin ilk teklifi 13 Haziran 2025'te komisyona, '2025 yılı ilk altı ay 16, ikinci altı ay 8, üçüncü altı ay 7, dördüncü altı ay 5' teklifini, 27 Haziran'da ikinci olarak 'İlk altı ay 17, ikinci altı ay 10, üçüncü altıncı ay 7, dördüncü altı ay 5' teklifini verdiğini söyleyen Atalay, şöyle devam etti:
'Dedik, 'Bu kabul edilir bir iş değil. Siz bize hakaret mi ediyorsunuz?'. Ondan sonra öyle bir noktaya geldik ki, Bakan kendisi 18 Temmuz'da heyetleri topladı. Türkiye kamuoyuna dedi ki, 'İlk altı ay 24, ikinci altı ay gerçekleşen enflasyon. Üçüncü altı ay gerçekleşen enflasyon. Dördüncü ay gerçekleşen enflasyon'. Bunu kim dedi? Türkiye Cumhuriyeti'nin Çalışma Bakanı dedi. Sonra arkasından ne dedi? 'Bu genel artışların yanında önümüzdeki hafta başında siz değerli sendikalarla birlikte iş kollarına ilişkin meseleleri, geneli ilgilendiren bazı konularda, özellikle işçilerimizin ekonomik, sosyal haklarını arttıracak müzakerelere devam edeceğiz. TÜHİS'le birlikte sendikalarımız bir araya gelecek. Kamu Çerçeve Protokolü inşallah sizlerle beraber kaleme almaya başlayacağız. İşçilerimizin, sendikalarımızın müsterih olmalarını özellikle istirham ediyorum' diye ifade etti. Sayın Bakan'ın açıklamaları her yerde var. Bir kğıt sallamanın anlamı yok. Ayın 21'inde Ekonomik Sosyal Konseyi toplandı. Ne oldu? Ben orada yokum, orada olanlar belli. 22'sinde sendikaları çağırdılar. Bizim heyet gitti, öbür arkadaşlarımız gitti. Saat 17.30'a kadar tutanakları tek tek hazırladılar. O ara en son gelinen nokta da Sayın Bakan ifade etti. Dediler ki, '16 Temmuz'da ikinci imzamda yüzde 24'te problem yok'. TÜHİS toplantıyı terk etti. Ramazan Bey'in ifadesi, 'Bakan yarım saat müsaade istedi arkadaşlardan, sonra toplantıyı terk etti'. Bakan ortada yok.'

'Terör bölgesinde şehitlerimiz oldu. Zonguldak'taki madenciler gitti mağaradan onlar çıkardı'

Ülkede ekonominin iyiye gittiği yönünde televizyonlarda alt yazılar gördüğünü söyleyen Ergün Atalay, bunun markette, pazarda hissedilmediğini, alım gücünün düştüğünü belirterek, 'Diyorlar ki, '35-40 bin lira alıyorsunuz'. Yazıklar olsun. Kira 25 bin lira, su 80 lira, lahmacun 350 lira. Utanmadan bunun neresini konuşuyorsunuz? Bu ülkede şu anda yangınlar devam ediyor. Yangın bölgesinde orman işçileri, Devlet Su İşleri işçileri, enerji işçileri, karayolları işçileri var. Terör bölgesinde şehitlerimiz oldu. Zonguldak'taki madenciler gitti mağaradan onlar çıkardı. Sene başında dedik ki, 'Yahu savunma sanayinde işçiler var, Makine Kimya'da işçiler var. Bunlar yetişmiş adamlar. Denizaltı, silah, top, tüfek yapıyorlar. Bunların emekli olmaması gerekiyor'. Ama ülkenin, Maliye'nin başındaki olan vatandaş, 'Ben onu bilmem, emekli olsunlar' diyor. Orman yoksa Orman Teşkilatı'na ne gerek var? Türkiye yoksa Maliye Bakanı'na ne gerek var?'
'Ben, burada, bu ülkede işçi hareketinin buzkıran gemisiyim'

Ergün Atalay, aldıkları grev kararına ilişkin de şöyle konuştu:

'Grevin zamanı belli, günü belli, saati belli, uygulama günü geldiği zaman uyguluyoruz. Günü geldiği zaman çıkıyoruz. Şu anda yetkisini düşüren sendikalar var bizim dışımızda. Günü gelmiş yetkisini düşürüyor, adam ağzını açmıyor. İşçisi var orada, 250 bin, 300 bin tane, ağzını açmıyor, konuşmuyor. Kim konuşuyor? Ben, burada, bu ülkede işçi hareketinin buzkıran gemisiyim. Yetki kimde? Burada alandaki yetki Nurettin Akçul'da, Hakan Yeşil'de. Yetki kimde? İşçide. Ne karar alırsanız, Türk-İş Başkanı, bu başkanlar, ona uymak durumundayız. Biz ne karar aldıysak, siz ona uymak mecburiyetindesiniz. Şimdi bu konuşanlarla ilgili, aradan on günü geçti. Dedim ki, 'Kğıt göstermek, evrak göstermek doğru değil'. Çarem kalmadı. Bu devletin resmî yazısı, Çalışma Bakanlığı'nın yazısı, Bakanın altında imzası var. Konuştuklarımızın hepsi burada yazıyor. Bunu devlet yerine getirsin. Böyle devlet olmaz. Çalışma Bakanı, el yazısıyla masada bu konuların tamamını yazdığı evrak burada. Bu evrak, bu belge, bu televizyon konuşmalarını kim yapıyor? Çalışma Bakanı yapıyor. Kimin adına yapıyor? Cumhuriyet Devleti'nin adına yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımız, bunları bir an evvel yerine getirmek durumunda. Devletin verdiği sözden 'caydım' deme şansı yok. O gün bu evrağı verdikleri zaman, ben arkadaşlarıma dedim ki, 'Bu evrağı alın, üyenize sorun. Buraya bilgi getirin. Sonra istediğiniz kararı alın, uygulayın'. Gene aynı noktadayım. Getirdiklerini, tam 23 gündür başkanlar kurulu, bu komisyon tam 35 gündür Ankara'yı hiçbiri terk etmeyerek görüştü. Bugün Çalışma Bakanı Afrika'da G20 zirvesinde. Zannediyorum ki HAK-İŞ Başkanı da orada, G20 zirvesinde. Ben de G20'nin dönem başkanıyım. Ben buradayım, evin başındayım.'

'Bu Maliye Bakanı'ndan kim razı? Patronlar razı'

TÜRK-İŞ Başkanı Atalay, ülkede emeklinin, asgari ücretlinin, işçilerin ekonomik durumunun ortada olduğunu ifade ederek, 'Bu Maliye Bakanı'ndan kim razı? Patronlar razı. Emekli, işçi, asgari ücretli razı değil. Ben de razı değilim. Bu saatten sonra ben Bakan olmayacağım, patron olmayacağım. Ben sokaktan geldim. Onurumla ayın 18'inde Bakan ne dediyse, ben aynı noktadayım. Gram kıpırdamam, haberiniz olsun. Şu anda kamuoyuna çıkıp, 'Bunlar 50 bin lira alıyor, 60 bin bin lira alıyor' diyorlar. Ya Allah'tan korkun. Denizin içinde kaynak yapıyoruz, yerin altında ölüyoruz, sabah lağımınızı, pisliğinizi temizliyoruz, kapınızı açıyoruz. Çoluğunuza, çocuğunuza hizmet ediyoruz. Bizi başkalarıyla niye mukayese ediyorsunuz? Biz bu ülkenin emekçileriyiz. Hiçbirinizin siyaseti bizi ilgilendirmiyor' diye konuştu.

'Greve çıkacak arkadaşlar bugün burada olsun' dediğini belirten Atalay, 'Geldiniz. Siz bu evin sahibisiniz. Yarın bu makamlarda ben oturmayacağım, siz oturacaksınız. Bu eve, bu TÜRK-İŞ amblemine sahip çıkın. TÜRK-İŞ, temsil ettiği kitlenin yanında, ülkenin de yanında. Bugüne kadar dökmedik, kırmadık. Ona kızanlar var bu ülkede. 'Kırın, dökün', 'Ülke batsın' diyorlar. 'Ülke batsın' diyenlerin kendileri batsın. Ben buradan son kez anlatıyorum: Sayın Cumhurbaşkanım, Çalışma Bakanı'nın verdiği belgeye, televizyonlardaki açıklamalarına, 'O dediklerini yerine getir' diye talimat verin. Yoksa bu ülkede grev ertelersiniz. Bu ülkede huzur bulamayız, bu ülkede sıkıntıya girersiniz, toplum sıkıntıya girer. Huzursuzluk iş yerinde varsa evimize de olur. Evde, iş yerinde huzur yoksa bizden randıman alamazsınız. Biz tebessüm etmiyorsak, ülke de tebessüm etmez. Onun için işçilerin işçilerden başka sahibi yok. Birbirinize sahip çıkın. Sendikanıza sahip çıkın. Beğenmiyorsanız, yollayın. Tuttuğunuz müddetçe başınızın üstünde sahip çıkın' ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme