Bahçeli'den Hastalık Sürecindeki İddialara Cevap! Leman Karikatürüne Sert Tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunuyor.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

KARİKATÜR PROVOKASYONU

Peygamberimize saldırıyı lanetliyorum. İslamofobiye karşı hukuki eylem planı hazırlanmalı. Sözde mizah dergisinde Efendimiz Resulullah'a yapılan iğrenç saldırıyı nefretle lanetliyor, İslamofobi tehdidine karşı bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum.

HASTALIK SÜRECİNDEKİ İDDİALAR

Geçirmiş olduğum rahatsızlık sebebiyle ayrılığa gönülsüz de olsa boyun eğmek zorunda kaldık. Buna rağmen çalışmalarımızı kesintisiz sürdürdük. Türkiye ve Dünya gündemini yakından takip ve not ettik. İhtiyaç olan her durumda görüş ve düşüncelerimizi aziz milletimizle paylaştık ancak fitne durur mu elbette durmadı duraklamadı. Yaylım ateşine ara vermedi. Yapay zeka ile konuştuğumu ileri süren kabak kafaları zehirli dilleri şaşkınlıkla izledik. Dublör kullanıyor o değil yerine robot yapılmış gerçekler gizleniyor çoktan öldü diyen şarlatanlara hayretler içinde şahit olduk. Bilmiyorlar ki taşıdığımız can emanetini alacak sadece ve sadece hikmetinden Sual olunmayacak yüce Allah'tır.

Şükürler olsun ki sağlığımız saadetimiz ve kuvvetimiz yerindedir. Üstelik yapacak çok daha çok işimiz ulaşılacak daha çok hedefimiz sevindirecek daha çok dostumuz titretecek daha çok düşmanımız vardır.

Türk milleti layık olduğu refah huzur ve gelişmişlik seviyesinde muhakkak yükselecektir. Ormanlar milli servettir ormanlar manevi berekettir. Bir ağacın yanması bir ormanın yok olması esasen ülke ve millet varlığına kastetmektir.

'Yangınların başımıza gelmesi rutinleşen bir kısır döngü halini almıştır'

Bahçeli, çıkan orman yangınlarına ilişkin şunları söyledi:

'Fırtınaların şiddeti ne olursa olsun hepsine direnerek Türkiye Yüzyılı'nın muzaffer günlerinde buluşacağız. Türkiye'mizi bekleyen parlak bir gelecektir. Türk milleti layık olduğu refah, huzur ve gelişmişlik seviyesinde muhakkak yükselecektir. Ne var ki canımızı acıtan, yüreklerimizi yakan bazı olayların varlığını da inkar etmek mümkün değildir. Her yaz mevsimi geldiğinde çıkan orman yangınları, yeşilin kararması, börtü böceğin kavrulması, ormanlık alanların küle dönmesi nihayetinde nefes borumuzun tıkanması bunlardan birisidir. Ormanlar milli servettir. Bir ağacın yanması, bir ormanın yok olması esasen ülke ve millet varlığına kasteletmektir. İhmalkarlıktan, dikkatsizlikten, tedbirsizlikten, pervasızlıktan veya sabotajlardan kaynaklı yangınlar artık tahammül sınırlarını aşmıştır. Geçen hafta ülkemizin farklı il ve ilçelerinde çıkan orman yangınları olağanüstü önlemleri mecburi hale getirmiştir. 'Yaz aylarında ormanlarımız yine yanacak mı' sorusunun devamlı aklımıza gelmesi sonra da korktuğumuzun başımıza gelmesi rutinleşen bir kısır döngü halini almıştır. Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması, şayet mevzuatta boşluklar varsa derhal telafi edilmesi sağlanmalıdır.

Şaibeli ilişkilerin merkezinde yer alanların dört başı mamur siyasi karakter ve ahlaki duruş göstermeleri boşuna bir hevestir. Belediyeleri saran yolsuzluk tufanından tutun da parti kongrelerinin gölgelenmesine kadar her çarpık ve gayri meşru vakanın ortaya çıkması en başta milletimize büyük bir hakarettir. CHP'nin mahkemelik olması, günden güne ağırlaşan hastalıklı bünyesinin sonucudur. Öyle ki CHP, sebebi meçhul bir acının pençesindeki ne yapacağını, ne isteyeceğini, ne söyleyeceğini bilemez tayin edemez haldedir. Elbette CHP'nin 38. kurultayıyla ilgili görünen mutlak butlan davasının ve bu dava duruşmasının 8 Eylül'e ertelenmesinin bizim nazarımızda bir değeri, bir gündemi yoktur. Fakat CHP'nin kendi içinde birlik ve dirlik halinde olması, iç huzur ve dengeyi yakalaması, Türk demokrasisinin hayrına olacağı kanaatindeyim. Sosyalist Enternasyonalin yörüngesinde sorgusuz sualsiz dönerek değil, Atatürk'ün izinden yürüyerek istikrarsızlıktan ve sonu meçhul kargaşalardan kurtulacaklarının düşüncesindeyim. 8 Eylül'den bir gün sonra tarihi bir gün olan 9 Eylül'e bir ve bütün halinde ulaşması CHP için demokratik bir fırsattır. Eğer bu samimi tavsiyelerimiz gerçekleşmezse bu parti Türk siyasetini nedensellik muhtevasında yozlaştıracak ve yıpratacaktır. Hem siyasi varlığına yazık edecek hem de Türk demokrasisini zedeleyecektir.

'Geçiniz bu masalları, gelin de külahıma anlatın bu zırvaları'

Maalesef CHP artık kartel partisidir. Yani siyasi hedefleri için devletin kaynaklarını kanun dışı yollardan kullanacak ve şebeke oluşturacak kadar çizmeyi aşmıştır. Dehşet veren kanunsuzluk, hukuksuzluk ve yolsuzluk markası olmaya açık ara namzettir. CHP Genel Başkanı'nın Avrupa'da Türkiye'nin aleyhine konuşması karanlık üslubun bilincinin somut yankısından başka bir şey değildir. Neymiş; bu zat Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin kongresinde ayakta alkışlanmış. 'Ya hep beraber ya da hiçbirimiz' demiş. Geçiniz bu masalları, gelin de külahıma anlatın bu zırvaları. Yabancıların karşısında nabza göre şerbet veren bir siyasetçinin ülkesini ve milletini kötüleme yarışına girmesi utanç duyulacak bir ilkesizlik ve itibarsızlıktır. CHP'nin geleceğini dış güçlerin insaf ve merhametine terk edenlerin Kuvayımilliye'den Kuvayımilliyesizliğe geçiş yapmaları oldukça üzücüdür. Biz Türk milletini ve cennet vatanımızı canımızdan aziz biliyoruz. Ne var ki CHP'nin başkalaşarak kökünden koparak iç işgal cephesinin iştahını kabarttığını da değerlendiriyoruz. Aklınızı başınıza alın. Tarihin ve milletin hükmüne kulak verin. Sessiz çığlığın gazabından da ürkün.

'Terörsüz Türkiye hedefi doğru zamanda atılan doğru adımdır'

Tarih; yanlış zamanda doğru adım atanlarla doğru zamanlarda yanlış adım atanların yaşadığı hezimetlere ve yıkımlara sayısız defa şahitlik etmiştir. Önemli olan doğru zamanda doğru adımın atılmasıdır. Terörsüz Türkiye hedefi doğru zamanda atılan doğru adımdır. Milli vicdanın tereddütsüz harekete geçmesidir. Süreklilik içeren barış ve refah ortamına duyulan özlemdir. Komşu coğrafyaları esir alan istikrarsızlık dalgasına karşı iç bünyemizde tesis edilen emniyet kuşağı yabancı tesir olmadan tezahürü gündemde olan milli birlik ve beraberliktir. Bilindiği üzere yaşanan coğrafyanı devlet yönetimine yüklediği sorumluluğa jeopolitik denilmektedir. Politikanın coğrafyadan doğan sentezi böyle tanımlanır çünkü coğrafya anlayışımızı değiştirmektedir. Meselelere bakışımızı, gelişmeler karşısındaki fikrimizi etkilemektedir. Yeni yüzyılda teröre yer yoktur. Bugüne kadar ödenen bedellere, çekilen çilelere yüreklerimizi kavuran acılara tekrar katlanmak söz konusu değildir. Türkiye yeni bir döneme geçmiştir.

'Barış ve kardeşliği kucaklayıp istikbalin yol haritasını çizeceğiz'

Bu nedenle PKK'nın silah bırakma sürecini tamamlaması bir an evvel sağlanmalı, provokasyon mahiyetli ve hiçkimsenin altından kalkamayacağı yeni çatışmalara yol açacak sivri tahriklere karşı azami derecede dikkat edilmelidir. Onun bunun ne dediğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. 27 Şubat İmralı açıklamasına müzahir şekilde PKK, örgütsel varlığını fesih ettiğini ve silahları bıraktığını 12 Mayıs'ta açıklamıştır. DEM Parti'nin sorumlu ve sonuç odaklı temasları ise kayda değerdir. Kanlı süreç bütünüyle sonlanmalıdır. Kara bir dönem açılmamak üzere kapanmalıdır. Umutlar kabarmalı, barış havası hakim olmalıdır. Bundan geriye dönüş yoktur. Aksi halde doğacak sonuçların bedeli vahim ötesidir. Çağları aşıp gelmiş büyük bir devletin vizyonuna sahip olarak mücadele ahlakımızı diri tutacağız, barış ve kardeşliği kucaklayıp istikbalin yol haritasını çizeceğiz.

Nükleer silah iddiaları feci tehditlerin varlığına işarettir. Yeni bir dünya savaşının fitilini tutuşturmak için adeta planlı bir rekabet söz konusudur. Semaları kapatan savaş uçakları, istihbarat kapışmaları, ölen siviller, yeryüzünden silinmek istenen Gazze gerçeği karşımızdadır. İşte bu ibretlik gerçeğe karşı Terörsüz Türkiye, milli varlığımızın, iç barışımızın ebedi güvencesidir. Siyonist emperyalist barbarlığın maksadı bellidir. Türkiye'nin etkisizleştirilmesini temin etmektir. Gücüne güç katan, savunma sanayisinde altın çağını yaşayan, milli birlik ve beraberliğini perçinleyen zulüm projeleri devrededir. Bu projeleri Allah'ın izniyle yırtıp atacağız. Türkiye'yi canımız pahasına koruyacağız.

Sağını, solunu karıştıranların, yönünü bulamayanların kaptanlık yapmaya çalıştığı çalkantılı siyaset ortamında ambarda gözü olan tayfalarla verim alınmayacağını, döküntülerle dümenin dönmeyeceğini biz gördük sonunda da herkes mutlaka görecektir.'

Bakmadan Geçme