Ali Babacan Fatih Altaylı koltuğunda: 'İktidar yargı ile muhalefeti şekillendirmeye çalışıyor'

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Silivri'de tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı'nın programına konuk oldu.

Babacan, cezaevindeki Altaylı'nın 'Fatih Altaylı Yorumlayamıyor' başlığıyla yayın yapan YouTube programına katıldı.

CHP'ye ve partinin belediye başkanlarına yönelik soruşturma ve davalar hakkında konuşan Babacan, bunların ana amacının 'muhalefeti şekillendirmek' olduğunu ifade etti. Babacan, şunları kaydetti:

'Şu anda iktidar yargıyı kullanarak, yargı üzerindeki nüfuzunu kullanarak muhalefeti şekillendirmeye çalışıyor. Bundan bir süre önce Sayın Erdoğan'ın ifadesi olmuştur. Yani 'Türkiye'deki muhalefeti de şekillendirmek, dizayn etmek galiba bize düşecek' demişti. Yani şu anda fiilen onu yapmaya başladı. Tabii ki dosyaların derinlerine inip, derinlerine bakınca her bir belediyeyle ilgili ne vardır ne yoktur, o yargı süreçlerinden hepsi ortaya çıkacaktır ama yani çok benzer durumlarda olan bir AK Partili belediyeyle CHP'li belediyeye eğer farklı muamele yapılıyorsa, yani yargı süreçleri CHP'li belediyelerle ilgili çok sert yürütülürken AK Partili belediyelerle ilgili hemen hemen hiçbir yargı denetimi yapılmıyorsa burada bir taraflı bir duruş var. Burada yargıyı siyasi amaç hedefiyle etkilemek var. Yani bu tabii çok vahim bir durum.'

Cevdet Yılmaz ve Mehmet Şimşek'in yetki çerçevesinin çok sınırlı olduğunu söyleyen Babacan, 'Şu anda Mehmet Bey'e verilen görev sadece 'Faizi, vergiyi yükselteceksen sen yükselt, kötü adam sen ol.' Bugün bakıyorum vergi düzenlemelerine hemen Mehmet Şimşek'in fotoğrafları çıkıyor. Ya bu ülkede bütün yetki aslında tek kişi de değil mi? Yetki Cumhurbaşkanındadır' dedi. Babacan, şöyle konuştu:

'Onun izni olmasa Mehmet Şimşek'in herhangi vergiyi, faizi arttırması mümkün mü? Ancak şu anda gayet güzel bir şekilde siyasi açıdan Sayın Erdoğan kendini daha stabil bir alanda tutuyor. İki kötülüğü, faiz ve vergiyi yükseltme kötülüğünü Mehmet Şimşek'e yaptırıyor. Tutarsa tutar. Tutmazsa hemen mesafeyi koyabilir, hemen dirseğini çevirebilir. Tutarsa da 'Bak ben baktım, ben yaptım, ben ettim' diyecek. Dolayısıyla, böyle bir fırsatçı bakış, fırsatçı bir yaklaşımda görüyorum maalesef.

Şu anda ben ülkenin Cumhurbaşkanı olsam Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek benim ekibimde olsa biz onlarla neler neler yaparız. Çünkü zamanında beraber çalıştık. O arkadaşların önünü açarız, yetki veririz. Deriz ki, 'Gidin adalet için elinizden geleni yapın.' Cevdet Yılmaz, Avrupa Birliği konusunda da ben 2005'te Avrupa Birliği Başmüzakerecisi olduğumda o Avrupa Birliği Genel Müdürü'ydü. Ceydet Bey'in, en yakın 4-5 kişilik bir çalışma ekibini hemen aldım. Hep çok iyi işler yaptık. Biraz da hangi ortamda nasıl çalıştıklarına bağlı. Deseniz ki şimdi bugün Cevdet Bey'e, 'Ya arkadaş biz her konuda Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak istiyoruz. Yargı başta olmak üzere, hukuk adalet başta olmak üzere' diye. Cevdet Bey yeni çalışmayı yapar getirir. 'Hadi Meclis'te bunu geçirelim' dediğimizde gayet iyi savunur, geçirir hiç sorun yok. Ama şu anda onların önünü açan biri yok. Tam tersine yanlışları savunmak zorunda kalan, başkalarının ayıplarını, hatalarını örtmeye çalışan, eminim ki kendi iç dünyalarında da fırtınalarla yaşayan insanlar var şu anda bu arkadaşlarımızın.'

Bakmadan Geçme