• Haberler
  • Gündem
  • Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna ilişkin doktorundan detaylı açıklamalar

Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna ilişkin doktorundan detaylı açıklamalar

Sırrı Süreyya Önder'in doktoru Prof. Dr. Ertan Sağbaş, uygulanan tedavi ve gelinen aşamaya dair detaylı açıklamalarda bulundu.

Sırrı Süreyya Önder'in doktoru Prof. Dr. Ertan Sağbaş, uygulanan tedavi ve gelinen aşamaya dair detaylı açıklamalarda bulundu.

Tedavi süreci boyunca yaşananları anlatan Sağbaş, “Şu hale gelmesi büyük mucize. Kurtulma ihtimali zayıf da olsa umudumuz var.” dedi.

Önder’e günlerdir uyutucu ilaç verilmediğini ancak buna karşın uyanmadığını da söyleyen Sağbaş, “Bunun sebebi ne? Ödem. İnşallah ödemdir. (Beyin) Oksijensiz de kalmış olabilir. Şu an beynindeki hadise net budur diyemiyoruz. Daha doğrusu nörologlar diyemiyor.” ifadelerini kullandı.

"HASTANIN KİM OLDUĞUNA DAİR BİLGİM YOKTU"

Mezopotamya Haber Ajansı’ndan Mehmet Aslan ve Melik Çelik’e konuşan Sağbaş'ın sürece dair anlattıkları şöyle:

O gün normal mesaimizi tamamlamıştık. Ameliyatım vardı. Ameliyatımı tamamladım. Çıkmadan önce yine acil bir hasta çıktı. Aort (Atardamar) damarında yırtık vardı. Onu endostent (Yırtık olan aort bölgesine içerden stent yerleştirilme) yaptık. Arkasından da bir hastamızın kalp tamponadı (Sıvı toplanması) gelişmişti.

Ona da müdahale ettik. Saat 21.30 gibi hastaneden çıkıp eve gittim. Tam dinlenirken uzman bir doktor arkadaşımız arayarak, ‘Diseksiyon (arot yırtığı) olan bir hastanın olduğunu ve resüsite (kalp masajı) yaptıklarını söyledi. Önce bilincinin yerinde olup olmadığını sordum. Şuuru kapalı yanıtı aldım.

Ama aynı zamanda resüsitasyon ilk andan itibaren hiç kesilmeden devam ettirilmiş. Dolayısıyla beyinle ilgili daha iyimser bir tablo çizildi. Ekibin toplanmasını istedim ve hastaneye doğru yolla çıktım. Yaklaşık 20-25 dakikada hastaneye vardım.

Hastanın kim olduğuna dair de hiçbir fikrim yoktu. Yolda iken hastanın Sırrı Süreyya Bey olduğunu öğrendim. Özel hocalar toplandı diye bazı spekülasyonlar oldu. Bundan herkes emin olsun; hastanın kim olduğunu bilmiyordum ve bir başka hasta da olsaydı aynı ekip çıkacaktık ve bu ameliyatı gerçekleştirecektik.

"NÖROLOJİK AÇIDAN OLUMSUZ DURUM DAHA FAZLA"

Soluk alma refleksi oluşmuyor. Uyutucu almadığı halde uyanmıyor ve gözünü açmıyor. Nörolojik açıdan olumsuz durum daha fazla gibi duruyor. Bu benim öngörüm değil, nörologların öngörüsü. O işin profesyoneli nörologlardır.

Gelişinin 5’inci ya da 10’uncu dakikasında kalbi bir ara çalışmaya başlamış. O süre zarfında arkadaşlar EKO (Kalp ultrasonu) yapmışlar. EKO’da aort kısmında diseksiyon flebini (yırtık emareleri) görmüşler. Yani burada aortun katları içerisinde kanama olur. En iç katmanı merkeze doğru iter o araya kan girince orada bir septum gibi bir yapı gözükür.

Bu EKO da patognomiktir (belirleyici). Yani bunu gördüğünüz zaman buna diseksiyon dersiniz. Dolayısıyla da teşhisi netti. Müdahale için o çok önemliydi. O EKO’yu yapıp onun adını koyması çok önemli oldu. Hiç vakit geçirmeden direkt hasta yakınlarıyla görüşüp onaylarını alıp direkt ameliyathaneye resüsitasyonla indirdik.

"KALBİNİ GÜNLERDİR DİNLİYORUZ"

Kalp masajıyla ameliyat masasına aldık. Kalp masajıyla önce kasık, atar damar ve toplar damarından kalp akciğer makinesine geçtik. Dolaşımı rahatlattık. Sonra kalp masajını bıraktık. Sonra göğsünü açıp aort anevrizmasını ve diseksiyonunu düzelttik.

Sağ koroneri, yani kalp vesilenin 3 tane koroner damar sistemi vardır. Bunlardan sağda olanı diseksiyon hattının içerisinde kalmış. O diseksiyonun yalancı lümenindeki kan akımı bu sağ koroner ağzını kollabe (kapatmak) etmiş. Yani içe doğru böyle büzüştürür gibi yapıp ağzını tıkamış. Bu da kalp adalesine kan gidişini engellemiş. Ve kalp krizi oluşmaya da başlamış. Yani hastamızda hem diseksiyon vardı hem de kalp krizi vardı.

İki ağır pataloji vardı. Bu durumu görünce bypass kararı aldım. Ayağından damar çıkardık ve oraya bypassını da yaptık ve patolojiyi tamamen düzelttik. Sonra kalbi biraz dinlendirdik. Çünkü kalp çok hırpalanmış ve yorulmuştu. Sonra kalp akciğer makinesinden çıkmayı denedik ama çıkamadık. Bunu tahmin ettiğimiz için ECMO’yu (Akciğer ve kalbin yerini tutan suni dolaşım cihaz) da hazırlamıştık.

ECMO desteğinden çıktık. Kasık damarından atar damar toplar damarla kalp akciğer makinesine geçtik. Bir nevi kalp akciğer makinesi gibi. Yani vücuttaki kan dolaşımı sağlıyor. Bu hem akciğerin hem de kalbin yerini tutabiliyor. Dolayısıyla o sırada kalp dinleniyor.

Günlerdir kalbi dinlendiriyoruz. Asıl vücut dolaşımını sağlayan ECMO’dur. ECMO desteğiyle çıktık. Sadece cilt altı kapattık. Kalp ödemli olduğu için kemiği de birleştirmedik. Bu şekilde çıktık.

"SAĞ KALP KENDİSİNİ TOPARLASIN, KASILSIN İSTİYORDUK"

Ameliyattan sonra 2-3 gün bekledik. Sonra tekrar ameliyata aldık. Bu sefer hem içerisini temizledik hem de kalbe bakıp gözlemledik. İlk ameliyatta kasılmayan sağ tarafın kasılmaya başladığını gördük. Bu çok iyi bir şey. Bu amaçladığımız bir şeydi. Yani kalbi dinlendirelim, sağ kalp kendini toparlasın ve kasılmaya başlasın istiyorduk. İstediğimiz buydu. O bizi çok sevindirdi.

Bakmadan Geçme